Hatice, hayatının her aşamasında yüklerle sınanmış, ancak hiçbir zaman pes etmemiş bir kadındı.Doğduğu evin tavanı delikti, yoksulluk adeta onların kaderiydi. Daha çocuk yaşta, büyüklerin işlerini öğrenmeye, evin sorumluluklarını üstlenmeye başladı. Bu, onun hayatındaki ilk adımlardan biriydi; henüz çocukken yetişkinlerin dünyasına itilmek.
Genç yaşta, onu çok tanımadığı bir adamla evlendirdiler. Kocası, sevgi göstermeyen, şiddeti ve üstünlük kurmayı bilen bir insandı. Hatice, beş kız çocuğu doğurdu ama kocası erkek çocuk doğuramadığı için ona sürekli baskı yaptı. Üstelik, üzerine kuma getirildi ve Hatice’nin sessiz mücadelesi daha da derinleşti.
Hatice, kayınvalidesi ve kayınpederi tarafından hiçbir zaman rahat bırakılmadı. Sürekli baskı, şiddet ve aşağılamalarla karşı karşıya kaldı. Günde üç öğün yemek yapması bekleniyordu. Evin temizliğinden çocukların bakımına kadar her sorumluluk ondaydı. Ancak, bu çabalara rağmen kayınvalidesinin şiddeti ve toplumun kadınlara biçtiği ikinci sınıf muamelesi, Hatice’yi sürekli dışladı.
Üstelik, eşinin dokuz kardeşinin de hizmetini görmek zorundaydı. Her gün evde dışlanmış bir yaşam sürdürdü. Onun “hayat” dediği şey, yalnızca başkalarının isteklerini yerine getirmekten ibaretti.
Bir Gazetecinin Yorumu: Coğrafya mı, Zihniyet mi?
Beren Paşazade olarak, Hatice’nin hayat hikayesi beni derinden etkiledi. Coğrafya, kadınların kaderini mi belirler? Yoksa bu yazgı, toplumun dayattığı zihniyetin bir sonucudur? Hatice’nin okuma şansı olmamıştı. Ancak o da duymuştu, “Okuyan kadın özgür olur,” diyenleri. Bu cümle, özgürlük kavramının yalnızca uzak bir hayal olarak kaldığını hatırlatıyordu.
Hatice, tüm bu zorluklara rağmen çocuklarını bu karanlık döngünün içine çekmemek için savaştı. Onlara sürekli şunu söyledi: “Okuyun. Kendi ayaklarınız üzerinde durun. Kimsenin sizi ezmesine izin vermeyin.” O, sessiz mücadelesiyle yalnızca bir ev kadını olarak değil, aslında sessizliğin içinden fırtınalar yaratan güçlü bir figür olarak tarihe geçti.
Hatice’nin hayatı, birçok kadının yaşadığı ortak gerçekliği temsil ediyor. Sessiz çığlıkları ve görünmez mücadeleleriyle, kadınların gücünü hatırlatıyor. Onun hikayesi, yalnızca geçmişin değil, hala zihniyetlerin değişmesi gerektiğinin en net göstergesi.
Beren Paşazade

