BEKLENTİSİZ BİR İYİLİK
Bazen birine el uzatırız, sadece insanca, vicdanla, kalpten gelen bir dürtüyle… Ama farkında olmadan, o iyiliğin arkasına gizlice bir beklenti yerleştiririz, Bir gün ben zor duruma düşersem, o da bana el uzatır, en azından bir teşekkür eder, Unutmaz…
Ama unutur.
İnsan bazen unutur, bazen görmezden gelir ve o zaman içimizde bir şey kırılır, İyilik ettiğimiz kişinin sırtını dönmesiyle değil belki, O iyiliği yaparken fark etmeden bir karşılık beklemiş olmamızla…
Kendimizi kurban ilan ederiz hemen, ben ona ne iyilikler yaptım, o bana ne yaptı deriz, oysa belki de mesele, onun nankörlüğü değil, bizim fark etmeden koşullu bir iyilik yapmış olmamızdır.
İyilik, yürekten geldiğinde güzeldir, karşılık beklemediğinde güçlüdür, sessizce yapılan iyilik, ruhu besler.
Ama içinde beklenti olan iyilik, en küçük KARŞILIKSIZLIKTA acıya, öfkeye, küslüğe dönüşür.
Belki sadece, iyiliği kendimiz için yapmalıyız, vicdanımızın huzuru, yüreğimizin sıcaklığı için.
Ve şunu hatırlamalıyız:
İyilik bir gönül işidir, ticaret değil, kimseye borç vermiyoruz iyilik yaparken…
O yüzden kimseyi de borçlu bırakmamalıyız, İyilik yap, unut.
Karşılık bekleme, teşekkür arama, zaten gerçek iyilik, Kalpten çıkar, kalbe ulaşır.
Ve bir gün…
Hiç ummadığın anda, O iyilik başka bir yürekten sana geri döner, belki başka bir yolla, belki bambaşka bir insanla…
Ama döner.

